S U C A K - S U C A K L I
... SUCAKLI SOY KÜTÜĞÜ VE SUCAK CEMAATİ ....

TARİHTE SUCAK ADLI YERLER

CEMAATLER OYMAKLAR LİSTESİNDE SUCAK (SUCALI)  IN YERİ

DİZİN-DEKİ

KELİME

Kİ-TAP

CİLT

NO.

SAYFA

CEMAAT ADI

TAİFE

GRUP

BOY

SAN-

CAĞI

HA

NE

MÜ-

CER

RED

YRDU

SANCAĞI

NAHİYE

KAYNAK

Karahayıt

 

III

1317

Karaman-

Oğulları cemaati

Maraş yörükleri

-

Kınık

Türkmen

3

0

Sucak K.

Maraş Sancağı Karahayt Nah.

TKA, TD, nr.101, s.118a, sene.971 (1563-64)

Karahayıt

 

II

544

Çiçekoğul-

ları cemaati

Maraş

Yörükleri

-

Avşar

Türkmen

2

0

Sucak K.

Maraş Sancağı Karahayt Nah.

TKA, TD, nr.101, s.118a, sene.971 (1563-64)

Kınık

II

698

Dulkadırlı cemaati

Dulkadır-lı Türkmen-leri

-

Kınık

Türkmen

5

1

Sucak K.

Adana San.

Kınık Nah.

BOA, TD, nr.110, s.67 sene.928

 

IV

1472

Kızıllu Cemaati

Maraş Yörükleri

Kı-zıllu Cemaati

Avşar

Türkmen

25

12

Sucak K. (ziraat yeri, kışlak)

Maraş San. Pazarcık Nah.

TKA, TD, nr.101, s.117b, 118a, sene.971 (1563-64)

 

III

1397

Kemer Cemaati

Yenişehir Yörükleri

-

Yaparlı

Türkmen

4

3

Sucak K.

Aydın S.

TKA. TD. nr.144, s.310b, sene. 981, (1573-74)

 

 

 

IV

1906

Reşid Cemaati

-

-

Ekrad

Ekrad

7

4

Geyüklü Köyü

 Sucak Mah.

Birecik S. Suruç Nah.

TKA, TD, nr.173 s.88a, sene.Z 992 (Aralık1584)

 

 

V

2054

Sucalı Cemaati ?

Daniş-mendlü Türkmen-leri

-

-

Türkmen

37

0

 

Kırşehri (Kırşehir)  S.Kırşehri Kazası Fezalöz Nah.

BOA, MAD, Nr.7574, s.95-96 sens. Gurre L1112 (23Nisan 1697)

2779

IV

1620

Maman

OymağıCemaati

Ekrad-ı

Aşiret-i

Bacıyan

 

-

Avşar

Türkmen

134

28

Yuvavuh K. ?

Maa Sûce Mah.

Diyarbekir

(Amid) S.

BOA, TD, Nr.200

s.443-444 sene.947

(1540-41)

                   ( M: Mezra     K: Karye, köy     T: Türkmen     S: Sancak     H: Hane)


TARİHTEKİ SUCAK YER ADLARI

KIRŞEHRİ (Kırşehir) Sancağı Kırşehri Kazası Fezalöz Nahiyesi Sucalı cemaati/ Aşireti: BOA, MAD, Nr.7574, s.95-96 sens. Gurre L1112 (23Nisan 1697) kaynağına atfen, Yusuf Halaçoğlu, Osmanlı Tahrir Defterine Göre Anadolu’da Aşiretler, Cemaatler Oymaklar (1453-1650) adlı eserinden  alınmıştır. Danişmendli Türkmenlerinden olup Sucalı cemaatindendir. Nüfusu 37 hanedir

İsmail Uçakcı, Oğuz Boyları cilt-l adlı eserinde Kırşehir yöresinde 37 hanede yaşadıkları belirtilir. XVI. yüzyılda Süleymanlı nahiyesi idari sahasında Dulkadirli beylerden, Şah Ruh Bey tarafından yaptırılmış "Sırçalı" adlı zaviyenin (tekke) bulunduğu ve 27 kişinin yaşadığı köye adını vermiş oymağın adının buradan bozulduğu düşünülür. (42)      Aynı eserin ikinci ciltinde sayfa 450 de Sivas yöresinde Suca aşiretinin yaşadığını yazmaktadır. Yine 422nci sayfada da Suşa aşiretinin Karahisar kazası (Şebinkarahisar olmalı) idari sahasında 28 hanede yaşadıkları 1521 yılı kaynaklarında yer aldığını yazmaktadır.

ADANA Sancağı Kınık Nahiyesi Sucak Köyü: ,  BOA, TD, nr.110, s.67 928 kaynağına atfen, Yusuf Halaçoğlu, Osmanlı Tahrir Defterine Göre Anadolu’da Aşiretler, Cemaatler Oymaklar (1453-1650) adlı eserinden  alınmıştır. Dulkadirli Türkmenlerindendir, Dulkadirli cemaatine mensuptur. Kınık boyundan olup nüfusu 5 hane ve 1 mücerret (tek yaşayan bekar) kadardır.

Kınık’lar,  Kösedağ Savaşı’nda (1243) Selçuklu Devletini yıkan Moğolların zulmünden kaçarak Çukurova'ya gelmiştir. yaklaşık 40.000 Türkmen aileyi Memlük Devleti Sultanı Baybars (1260–1277) himaye etmiştir. Bu Türkmenlerden; Yüreğir, Kınık, Bayındır ve Iğdır Türkmenleri Çukurova’ya gelip yerleşmişler, Çukurova’yı Türk vatanı haline getirmişlerdir.

Çukurova'nın  1517'de Yavuz Sultan Selim döneminde Osmanlı Devletinin yönetimine     girmesiyle birlikte Çukurova'da arazi ve nüfus yazımı yapılmıştır. Bu yazım esnasında Adana Sancağına bağlı 9  kaza tespit edilmiştir. Bunlar; Adana, Yüreğir, Kınık, Ayas, Karaisalı, Sarıçam, Dündarlı, Hacılı ve Berendi Kazalarıdır. Yüreğir Kazası adını Yüreğir Türkmenlerinden, Kınık kazası da adını Kınık Türkmenlerinden almıştır. Kınık şehrinin 5 mahallesi,  17 köyü  ve 52 mezrası vardır. Mezralarından biri de Sucak'tır. Y. Halaçoğlu'nın kaynaklarında köy olarak geçmektedir. 1572’de Kınık Şehrinin nüfusu; merkezde 728, köy ve mezralarda 1504 kişi olmak üzere toplam; 2232 kişi idi. Kınık şehri XIX. yy. ın ikinci yarısında Osmaniye adını almıştır.

MARAŞ Sancağı Karahayt Nahiyesi Sucak köyü: TD, nr.101, s.118a, sene.971 (1563-64) kaynağına atfen, Yusuf Halaçoğlu,  TKA Osmanlı Tahrir Defterine Göre Anadolu’da Aşiretler, Cemaatler Oymaklar (1453-1650) adlı eserinden alınmıştır. Maraş Yörüklerinden olup Karamanoğulları cemaatinden ve Kınık boyundan olup nüfusu 3 haneden oluşur.

MARAŞ Sancağı Karahayt Nahiyesi Sucak köyü: TKA, TD, nr.101,  s.118a, sene.971  (1563-64) kaynağına atfen, Yusuf Halaçoğlu, Osmanlı Tahrir Defterine Göre Anadolu’da Aşiretler, Cemaatler Oymaklar (1453-1650) adlı eserinden alınmıştır. Avşar boyuna mensup Maraş Yörüklerinden olup Çiçekoğulları cemaatindendir. Nüfusu 2 hanelidir.

MARAŞ Sancağı Pazarcık Nahiyesi Sucak Köyü: TKA, TD, nr.101, s.117b, 118a, sene.971 (1563-64) kaynağına atfen, Yusuf Halaçoğlu, Osmanlı Tahrir Defterine Göre Anadolu’da Aşiretler, Cemaatler Oymaklar (1453-1650) adlı eserinden alınmıştır. Avşar Türkmenlerindendir. Maraş Yörüklerinin Kızıllu cemaatine dahildirler. Nüfusu 25 hane ve 12 tek yaşayan bekarlardan ibarettir. Bu köyü kışlak olarak kullanırlar ve ziraat yaparlardı.

AYDIN Sancağı Sucak Köyü: ,   TKA. TD. nr.144, s.310b, sene. 981, (1573-74) kaynağına atfen, Yusuf Halaçoğlu, Osmanlı Tahrir Defterine Göre Anadolu’da Aşiretler, Cemaatler Oymaklar (1453-1650) adlı eserinden alınmıştır. Yaparlı boyu Türkmenlerindendir. Yenişehir Yörüklerinden Kemer Cemaatine dahildir. Nüfusu 5 hane ve 3 tek yaşayan bekârdan ibarettir.

BİRECİK Sancağı Suruç Nahiyesi Geyüklü Köyü Sucak Mahallesi: Yusuf Halaçoğlu, Osmanlı Tahrir Defterine Göre Anadolu’da Aşiretler, Cemaatler Oymaklar (1453-1650) adlı eserine istinaden,  TKA, TD,nr.173 s.88a, sene.Z 992 (Aralık1584) kaynağından alınmıştır.Kürtler boyunun Kürtler soyundan olup Reşid cemaatindedir. Nüfusu 7 hane ve 4 tek yaşayan bekardan ibarettir.

 

BİNGÖL-Kiğı- Sucak mezrası: Kaynak: Yunus Koç, xvı. Yüzyılın ilk yarısında Kiğı sancağında iskân ve toplumsal yapı (1. Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü tarafından yayınlanan 1530 tarihli Muhasebe İcmal Defteri. 2.  Defter-i Mufassal-ı Liva-i Kiğı adıyla Başbakanlık Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Kuyud-ı Kadime arşivinde 126 numara kayıtlı, Tertip tarihi 960/1553 olan defter)

 

“TD 126 s.5a'ya göre Kiğı Sancağı’nda yerleşim birimleri, dinî konumları ve tespit edilebilen bugünkü isimleri” Başlığı altındaki çizelge listede; Kiğı merkez olarak yazılmış ve nahiyeler belirtilerek bağlı köy ve mezralar sıralanmıştır. Bilgiler XVI. yüzyılda 1530-1553 tarihlerini kapsayan zamana aittir.

Burada Koçakmaz  Nahiyesi Sucak Pınar Mezrası adı yazılı olup, yeni adı ve şimdiki yeri hakkında bilgi yoktur. Bu mezra günümüzdeki hangi köye veya merkeze bağlı olduğu da belli değildir. Muhtemelen bu mezra  terk edilmiş, boşaltılmış olabilir.

İZMİR  Narlıder'de Sucak Baba Yatırı:  Abdurrahman  Yılmaz ( Tahtacılarda Gelenekler,   C.H.P. Halkevleri Yayınları dizisi 1948 )   kitabında yatırları ve yatır ziyaretlerindeki gelenekleri anlatmıştır. Bu konu tamamıyla bu eserden alıntı yapılmış ancak imla ve kelime düzeltmeleri yapılmıştır.

YATIRLAR: Narlıdere dağlarının tepelerinde Kuşbaba, Teke, Külahlı Baba, Teke burnu ve Sucak baba adlarında beş tane yatır vardır. Bunlardan en çok ziyaret edilen Külefli Baba (Külahlı) sekiz, diğerleri ise birer evciklidirler. Bunlardan başka “Niyaz taşı” adında Çatalkaya’ya giden yolun kıyısında bir yatır daha vardır ki gelen geçen,  yolculuğunun hayırlı olması için ona niyaz etmeden ve hiç olmazsa bir kahve adamadan geçip gitmez. Yerlitahtacılar köyünün üstündeki çamlıkta Bayazıt dede, Kazdağı'nda Sarıkız türbesi bulunmaktadır.

Vaktiyle dedelerimiz bu dağlarda çadırlarını kurmuş, sanatlarını işlerlerken ölet (öldürücü salgın hastalık) çıkmış. Genç ihtiyar bir çok adam ölmüş, sağ kalanlar da çadırlarını yıkıp sağa sola göçmeye ve sık sık yer değiştirmeye başlamışlar. Nihayet Kara Hüseyin’in harman yeri denilen suyu havası iyi bir yerde kalmışlar. Havasını suyunu beğenip çadırlarını kurdukları yer Çatalkaya, Sucak Baba, Teke Burnu ve Niyaz Taşı arasına ve üç yol ağzında düz ve geniş bir yermiş. Bunların oraya yerleşmeleri civardaki yatırlara malum olmuş, derhal sacayağı bacağı yanan yatırlar birbirine haykırmışlar ve “Erenler, aramızda mümin kullar var, gözleyelim” demişler, gerek son konaklarının hava ve suyunun iyiliği ve gerek yatırların himmetiyle ölet (öldürücü salgın hastalık) geçmiş.

Burada yaşayanlar yazın ilk ayında yatırlardan birinin ziyaretine giderler. Ziyaret üç gün sürer herkes hayvanlarına eşyalarını sarar yeni ve temiz elbiseler giyer, dolusunu ve mezesini alır. Yola çıkarlar yoruldukça her dinlendikleri yerde saz çalarlar, nefes söylerler ve sema yaparlar. Eşyalar yatırlara yakın bir yere indirilir, eşya hayvanların sırtından iner inmez yatır ziyaret edilir. Türbe kapısına girerken:

 Esselamu Aleyküm                                                                                         
 Can gözüyle daim Hakkı görenler                                                                                                                                 Dünya varlığını terkin kılanlar                                                                                                                                     (Teveffeni müslimen ve el hiknı bissalihin)                                                                                                         
 Ber cemali zati pak.

 derler.

ZİYARET ŞEKLİ: Yatırın çevresi duvarla çevrilmişse ziyaretçi bulağın önüne diz çöküp sürünerek evciğin yanına varır. Türbeye girdikten sonra; (ziyaret yeri türbe ise, Kuran'dan Yasin veya Fatiha okur)

- Cemalin senin nuru ilahi yüzünden alemin mihrile mahı ayağın toğrağı ey masharımen erenler başımın tacı külahı hem olsun sana dünya ve ukba sensin dini dünya padişahı “Rabbülmaşrık vel magrıp feeynema tevellû ecsemme vechullahu innallahe vesiun alim” ber cemali zatı pak ayiabare salavat  derler.

Evliya makamına gelindikte:

- Esselam ey mihri bap bari gahı kibriya esselam ey can hüdayi der tarikı evliya esselam ey sahibanı şeriatı ahdümürteza esselam ey tabianı şeriatı Mustafa ber cemali zati paki aliabara salavat.

Dedikten sonra baş ucundan başlayıp ve dilekler dileyerek evciğin her yanını niyaz eder ve yine diz üstü sürünerek dışarı çıkar.

Herkes ziyaretini bu suretle yaptıktan sonra evciğin taşı ve duvarları onarılır. Etraftaki otlar temizlenir. Eğer özü çürük birisi tarafından satın alınıp yatıra taş dikilmiş veya emir sarık sarılmışsa yatır onu derhal parça parça eder fırlatır.

 YATIRLARIN BAŞINDA CEM AYİNİ: Ziyaret bittikten sonra çadırlar kurulur kurbanlar kesilir ve tandır kuyusu açılır. Türlü yemekler ve mezeler hazırlanır. Etraftaki çamlıklardan bir kaç yük çıra getirilir, akşam olunca yatırın duvarları üstüne beş on tane meşale dikilir. Dedenin bir işaretiyle başlayan cem yapılır. 

Yararlanılan kitap:

Tahtacılarda Yatırlar ve Yatır Ziyaretleri  - Abdurrahman Yılmaz

Abdurrahman Yılmaz

Bu bölüm A. Yılmaz’ın 1948’de yayınladığı ve C.H.P. Halkevleri Yayımları dizisinden basılan “Tahtacılarda Gelenekler”, adlı kitaptan alıntı yapılmıştır. Sayın Yılmaz’ın bu çalışması Tahtacılarla ilgili önemli çalışmalardandır.- s. 88-91. Kitapta varolan imla bozukluklarina dokunulmamıştır.

Makalenin yanında verilen Tahtacı mürebbisi Hamza Tanal ve eşinin resimini, 7 haziran 1998'de evinde konuk olduğumuz sırada çekmiştim. Dr. Ali Yaman

YATIRLAR

Narlıdere dağlarının tepelerinde Kuşbaba, Teke, Külahlı Baba, Teke burnu ve Sucak baba adlarında beş tane yatır vardır. Bunlardan en çok ziyaret edilen Külefli Baba - Külahlı - sekiz öbürleri ise birer evciklidirler. Bunlardan başka “Niyaz taşı” adında Çatalkaya’ya giden yolun kıyısında bir yatır daha vardır ki gelen geçen yolculuğunun hayırlı olması için ona niyaz etmeden ve hiç olmazsa bir kahve adamadan geçip gitmez. Yerli tahtacılar köyünün üstündeki çamlıkta Bayazıt dede, Kazdağında sarıkız türbesi bulunmaktadır.

Vaktile dedelerimiz bu dağlarda çadırlarını kurmuş, sanatlarını işlerlerken ölet çıkmış. Genç ihtiyar bir çok adam ölmüş sağ kalanlar da çadırlarını yıkıp sağa sola göçmeye ve sık sık yer değiştirmiye başlamışlar. Ve nihayet Kara Hüseyin’in harman yeri denilen suyu havası iyi bir yerde kalmışlar.

Güvendirlerin çıra ışığı karşısında sadık canları coşturan ve sabahlara kadar sema oynatan çöğürleri topakev dedikleri keçe çadırları köşelerinde aylarca asılı kalmış.

Havasını suyunu beğenip çadırlarını kurdukları yer Çatalkaya, Sucak Baba, Teke Burnu ve Niyaz Taşı arasına ve üç yol ağzında düz ve geniş bir yermiş. Bunların oraya yerleşmeleri civardaki yatırlara malum olmuş derhal sacayağı bacağı yanan yatırlar birbirine haykırmışlar ve “Erenler aramızda mümin kullar var gözliyelim” demişler, gerek son konaklarının hava ve suyunun iyiliği ve gerek yatırların himmetiyle olet geçmiş.

YATIRLARI ZİYARETE GİDERKEN

Yazın ilk ayında yatırlardan birinin ziyaretine gidilir. Ziyaret üç gün sürer herkes hayvanlarına eşyalarını sarar yeni ve temiz elbiseler giyer, dolusunu ve mezesini alır. Yola çıkarlar yoruldukça her dinlendikleri yerde saz çalarlar, nefes söylerler ve sema yaparlar. Eşyalar yatırlara yakın bir yere indirilir, eşya hayvanların sırtından iner inmez yatır ziyaret edilir. Türbe kapısına girerken:

- Esselamu Aleyküm Ey erenler can gözüle daim hakkı görenler dünya varlığının terkini kılanlar (Teveffeni müslimen ve el hiknı bissalihin) Bercemali zatipak derler.

ZİYARET ŞEKLİ

Yatırın çevresi duvarla çevrilmişse ziyaretçi bulağın önüne diz çöküp sürüne sürüne evciğin yanına varır. Türbeye girdikten sonra:

- Cemalin senin nuru ilahi yüzünden alemin mihrile mahı ayağın toğrağı ey masharımen erenler başımın tacı külahı hem olsun sana dünya ve ukba sensin dini dünya padişahı “Rabbülmaşrık vel magrıp feeynema tevellû ecsemme vechullahu innallahe vesiun alim” ber cemali zatı pak ayiabare salavat derler.

Evliya makamına gelindikte:

- Esselam ey mihri bap bari gahı kibriya esselam ey can hüdayi der tarikı evliya esselam ey sahibanı şeriatı ahdümürteza esselam ey tabianı şeriatı Mustafa ber cemali zati paki aliabara salavat.

Dedikten sonra baş ucundan başlayıp ve dilekler dileyerek evciğin her yanına niyaz eder ve yine diz üstü sürüne sürüne dışarı çıkar.

Herkes ziyaretini bu suretle yaptıktan sonra evciğin taşı ve duvarları onarılır. Etraftaki otlar temizlenir. Eğer özü çürük birisi tarafından satın alınıp yatıra taş dikilmiş veya emir sarık sarılmışsa yatır onu derhal parça parça eder fırlatır.

YATIRLARIN BAŞINDA CEM AYİNİ

Ziyaret bittikten sonra çadırlar kurulur kurbanlar kesilir ve tandır kuyusu açılır. Türlü yemekler ve mezeler hazırlanır. Etraftaki çamlıklardan bir kaç yük çıra getirilir, akşam olunca yatırın duvarları üstüne beş on tane meşale dikilir. Dedenin bir hayirlisiyle ahenk başlar. Daha önceleri anlattığımız. şekilde cem yapılır. Sabahlara kadar içilir ve sema oynanır.

ZİYARETTEN DÖNÜŞ

Yatırdan ayrılış ziyareti evvelki gibi yapılır. Çadırlar yıkılır, hayvanlar sarılır ve yola çıkılır. Giderken olduğu gibi dönerken de yollarda dinlene dinlene ve nefes söylenip sema yapıla yapıla evlere dönülür.

 

 

BULGARİSTAN’DA SUCAK, SUCAKBAYIRI, SUCAKTEPE:

MAHİR AYDIN – ŞARKÎ RUMELİ VİLAYETİ – TÜRK TARİH KURUMU YAYINLARI

SAYFA: 17 – 18 - 19

II) Berlin antlaşmasına göre Şarkî Rumeli Vilayeti      ………………………………………………………………………………………..

        Şarkî Rumeli Vilayeti, Doğudan Karadeniz, Kuzeyden Bulgaristan, Batıdan yne Bulgaristan ve Selanik, Güneyden de keza Selanik ve Edirne vilayetleri ile çevrili olup, Berlin Antlaşmasına göre tespit edilen hudutları şöyledir.

       Kuzeyde Karadeniz’den başlayan hudut, Hoca köyü, Selamköy, Ayvacık, Kulbe, ve Suculuk köyleri yakınında bulunan çayın denize döküldüğü yerden geçerek, bu çayın mecrası boyunca ilerleyip Deli Kamçı vadisine ulaşacaktır. Daha sonra bu çayın ve Çengi’nin yukarısına doğru iki buçuk kilometre uzanarak, Belibe ve Kemhalık’ın güneyinden ve Hacımahallenin kuzeyinden geçip, burada Tikenlik ile Aydosberenca arasındaki bir noktada tepeye çıktıktan sonra, Kotel’in kuzeyinde bulunan Karinabadbalkan, Prezviçabalkan ve kazanbalkan’dan Demirkapı’ya kadar tepelerin üzerinden aşacaktır. Büyükbalkan ve Kosika zirvesi arasındaki sıradağları takip ve vilayet hududunun kuzey-batı noktasında Pirtop köyünü Bulgaristan’da ve Duçansi köyünü Şarki Rumeli’de bırakarak Güney istikametinde Tuzludere’ye kadar inecektir. Burada Tuzludere’nin önce Topolnika çayı ve daha sonra Petrisevo köyü yakınındaki Smovskiyodere ile birleştiği noktaya kadar uzanarak, bu noktanın yukarısından, Topolnika çayı da dahil olmak üzere, iki kilometre uzunluğundaki bir sahayı Şakî Rumeli’ye bırakacaktır. Yine Smovskiyodere ve Kamenika deresinin arasından uzayıp, Bunçak’da güney-batı istikametine yönelen hudut, Avusturya erkanı harp haritasının 875 noktasına ulaşacaktır. İhtiman deresinin yukarısından düz bir hat çizdikten sonra, Bogdina ve Karaula’nın ortasından geçerek, Isker, Çamurlu ve Hacılar arasındaki Isker ve Marika derelerini birbirinden ayıracaktır. Burada Velinamoglia tepelerinden ve531 numarası ile işaretli geçitten geçerek, İzmayeldere ile Sumnatika’dan Sofya sancağının Sivritaş ve Çadırtepe arasına yönelecektir.Daha sonra Çadırtepe’den ayrılarak Marika ile Mestakarasu arasından geçen hudut, Dospat Balkanı’nın tepesinden Kuruşova Balkanı’na doğru önce güney ve daha sonra güney-doğu istikametinde ilerleyecektir. Buradan da sırasıyla, Karabalkan, Külahidağ, Eşekçepelü, Karakulak ve İşikler dağlarından Arda çayına ulaşacak ve Osmanlı topraklarında kalan  Adasalı köyünün yakınına kadar, bu çayın mecrasını takip edecektir.Sonra Beştepe dağının tepesinden aşıp, Cisrimustfapaşa’nın beş kilometre yukarısında Meriç’i geçecektir. Buradan Kuzeye yönelecek olan hudut, Demirhanlı ile Meriç’e dökülen suların arasından uzanıp, Kölelerbayırı’na kadar aynı istikatte giderek, Sakarbayır’a ulaşacaktır. Daha sonra Büyükderbend’e ilerlerken Tunca vadisini geçip Büyükderbend ile Sucak’ı Kuzeyde bırakacaktır. Yine Tunca ve Meriç’e dökülen suların arasından Kayıblartepesi’ne geçerek, Meriç’in güneyinden Belveren ve Alatlı köylerine varacaktır. Daha sonra Karadeniz’e dökülen suların arasında Elmalı köyünün güney ve Karanlık’ın kuzeyinden, Vosena ve Zuvak tepeleri ile Duka suyunu Karataş sularından ayıran bir hat boyunca giderek, bu iki nehrin arasından Karadeniz’e ulaşacaktır.

MAHİR AYDIN – ŞARKÎ RUMELİ VİLAYETİ – TÜRK TARİH KURUMU YAYINLARI

SAYF: 226-227-229

       lll) Güney Hududunun Yeniden Tespiti

       a) Hudut Komisyonu

       b) Hudud tespiti

       Hudut komisyonu ilk toplantısını 28 Ekim 1878 tarihinde İstanbul’da yaptıktan sonra, Şarkî Rumeli Vilayeti’ne gitmiş ve bu husustaki çalışmalarını tamamladığı 25 Ekim 1879 tarihine kadar vazife yapmıştır. Beş madde üzerine tanzim oluna hudutnameye göre, Osmanlı toprakları ile Şarkî Rumeli arasındaki hudut, şu şekilde tespit edilmiştir.

       Karadeniz sahilindeki Atlimanı’ndan başlayan hudut, batı istikametinde ilerleyerek, güneyden Karaağaçsu ve kuzeyden Alankayrakdere arasından geçip Hamzabeylik köyünün batısındaki Kızılcıkbayırına ulaşır. Buradan, Osmanlı topraklarında kalan Karatoprak ve Çiftlikmusaköy’ün kuzeyinden ilerleyerek, Grazibayırı’nı geçtikten sonra, güneye yönelir. Şarki Rumeli’de kalan Deliraşo köyünün doğusundan Haçikabayırına uzanan hudut, Vizice köyünü Osmanlı devletine bırakırken, Kalova ve Dudenova köylerinin arasından geçerek, sırasıyla Svetiiliya, juvak ve Vosna tepelerini takip eder. Daha sonra Konak köyü ile Vosna dağı tepesindeki Svetiiliya kilisesi arasından batı istikametinde ilerleyerek, önce Çataltarla tepesine ve müteakiben İkişeçilerdağına ulaştığı gibi, Alagün köyünü Şarkî Rumeli dahilinde bırakmak suretiyle, güneye yönelir. Osmanlı topraklarında kalan Karaevren ve Evrenes köylerinin batısında uzanan hudut, Belverende yeniden batı istikametinde devamla, Karabanlar köyünün kuzeyinden, Belveren – Alatlı arasındaki Cicanca geçidine ulaşır. Yine, Becenebayır ile Arabacıbayır arasında yer alan Akmesar geçidinden batı yönünde, Kervansaray bayırının zirvesinevarıp, Küçükelmalı ve Büyükelmalı köylerini vilayete, Ermenimahalle köyünü Osmanlı tarafına bıraktıktan sonra Karayokuş tepesnde güney- batı istikametini alarak, Kayıblar ile Pençomahalle köylerinin arasından, Malkoçlar köyüne kadar ilerler. Bu köyü Osmanlı Devletine bıraktıktan sonra, Kirazlıbayır tepesinin üzerinden Kızılcıkdere ile Üçkilise deresi vadilerinin başını teşkil eden geçide varıp, Devletağaç köyünün kuzeyinden batıya yönelerek, Tatayol boyunca ilerler ve Hocaköyü ile Vaysakköyü arasındaki Kocabayıran tepe sine geçe.Buradan önce Şarki Rumeli’de kalan Büyükderbend köyünündğusundaki Çakırbaba tepesine ve daha sonra Skripkabayır tepesine çıkan hudut, Teke ve kurtalan köylerinin arasından ilerleyip, Hamzabeylik köyünün kuzeyinde, Melikbaba tepesine çıkar. Yine, Lızılcık, Uzun ve Dokoliyankabayır tepelerinin üzerinden geçerek, güney- batı istikametinde Tatarköyü’ne kadar gelip, buradan Vakovo’nun Edirne yolunu kesen derenin kenarındaki yüksek kavak ağacına ulaştıktan sonra, Mihalici köyünü Osmanlı topraklarında bırakarak, Karabaşdere’ye varır. Bir müddet bu dereyi takip eden hudut, Sucak ve Derviştepe köyleri arasındaki Kocabayır’a geldiğinde, kuzey- batıya yönelmiş olarak, İkiağaçlarbayırı’nı geçer ve Yeniçeri tepesine kadar ilerler.

………………………………………………………………………………………………….

 

       Bu tepeden itibaren, Meriç ve Metekarasu arasındaki su boyunda, batı, güney-batı istikametinde ilerleyen hudut, Deliboska tepesini, Suvangedik geçidini ve Tursunca tepesini aştıktan sonra, batıya yönelerek Meşhedgedik, Sarıyer, Dikilitaş ve Arabmezar tepelerinin yanısıra, Hacıosman yaylası, Debekliçkabagora ve Kayınçaltepe hattını takip eder. Buradankuzeye dönerek, Kayınçal- Kartaldağ silsilesinin su boyundan ayrıldığı nokta, Kartaltepesi’ni almış olarak, Kuzuyatağı tepelerini geçer ve Körisa, Avliko, Ercekli üzerinden Çayıryaylası tepesine varır. Bir müddet Şahinkıran tepelerini takip ettikten sonra, Göztepe ve Çalyaylası sırtlarının zirveleri, Elgedik geçidi,Veterniça ile Karamahmud tepeleri üzerinden ilerleyip, Yaylacık köyünü Osmanlı topraklarına bırakır. Yine Kılağozgedik geçidi, Beradartepe, Kırcaderebaşgedik geçidi, Abdullahbayır ve Umanbayır tepeleri boyunca devam ederek, Köçekli ve Selenayaylaları ile Kavalcıdağ tepelerini alıp, Cinevredağ silsilesinin başlangıcı olan noktaya ulaşır. Buradan Sucakbayırın Sucaktepe ile birleştiği yere kadar ilerleyen har, daha sonra kuzey-batıya yönelerek, önce Dospat ve akabinde Tellitepe, Karatepe ve Belebrektepe’yi aşarak, Kurutepe ile Cerestepe’ye kadar gelir. Daha sonra kuzeye dönerek, Gültepe’nin zirvesinden Hüseyintepe’ye Köroğlu ile Uzunibrahim’deki bazı binaları Osmanlı Devleti’ne bırakmak suretiyle, Durlukulübeleri Köyünün kuzeyinden Ve Konu Köyün’nün güneyinden geçip, Krastovaçal tepesine ulaşır. Buradan, Çemerna Köyü’nü Osmanlı Devleti’ne ve Burzgo, Petro, Dremko, İslam ve Debefci köylerini Şarki Rumeli’ye terederek, Velcebayır’a kadar ilerler. Yine, Recenmustafa, Mustafabey, Teber ve Hirli köylerinin kuzeyinden, Bulut ve Kardimustafa köylerinin güneyinden Abramova tepesine kadar geldikten sonra, Paşova köyünü Şarki Rumeli’ye bırakıp, Lazova ve Paşova tepelerine varır. Aynı istikamette, Ulahkulübeleri köyünün güneyinden ve Çistatepe, Kotoşkoviça, Karatepe, Küçükçadırtepe ve Ostaviçatepe’nin üzerinden, Sungurlutepe’ye uzanır. Sungurlonon zirvesinden başlayarak Ravniçal, Sivritaş, Davudiça, Ortaçal, Çinganeça ve Manço tepelerini aşan hudut, nihayet, batı istikametinde Bulgaristan hududu ile birleşir. 

 

 

 

                                                         

 

 

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol